Перейти к содержанию

‘Şiddetli rekabet’ çağında Çin’in Orta Asya, Türkiye ve Azerbaycan stratejisi

Son yirmi yıl, Orta Asya’da Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla başlayan ve diğer şeylerin yanı sıra bölgede beş yeni devletin ortaya çıkmasıyla sonuçlanan köklü bir değişim dönemi olmuştur. Bölgesel değişimlerin temel bir yönü de Çin’in bölgede önemli bir oyuncu olarak ortaya çıkmasıdır. Çin’in Orta Asya’daki angajmanının temeli güvenlik meseleleridir, ancak işbirliği için ana platform ekonomidir. Bunun nedeni hem ekonomik gerçekler: büyük ölçek ve işbirliğine yönelik ilkeli isteklilik, hem de siyasi gerçekler: ortakların karşılıklı ihtiyatı ve kendine hakimiyeti ve hepsinden önemlisi Rusya’nın direnci.

Tıpkı Orta Asya’da olduğu gibi, Türkiye ile ekonomik ortaklık da Çin için karşılıklı stratejik değer taşımaktadır. Mevcut ekonomik krizde Türkiye, Çin gibi büyük bir yatırımcıyı kaybetmeyi göze alamaz. Pekin ile ilişkilerde Erdoğan’ın diplomasisi, zorlu Uygur meselesi ve kendi ekonomisinin kurtuluşu ile Müslüman ülkeler ve Batı ile ilişkiler arasında denge kurmalıdır. Pekin için Türkiye ile ekonomik ve askeri işbirliği Asya’da daha fazla nüfuz ve Avrupa’ya açılan bir kapı anlamına geliyor ve Türkiye’nin stratejik konumu Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ni geliştirmesi için hayati önem taşıyor.

Çin-Azerbaycan ilişkileri söz konusu olduğunda başlangıç noktası siyasi düzeydir. İki ülke arasındaki ekonomik işbirliği de büyük ölçüde gelişmektedir. Bu bağlamda, kurumsal temeller 1999 yılında Çin-Azerbaycan Hükümetlerarası Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Komisyonu’nun kurulmasıyla atılmıştır. Son yıllarda Azerbaycan, Çin’in Güney Kafkasya’daki en önemli ekonomik ortağı haline gelmiştir ve bu durum Çin’in bölgeyle olan toplam ticaretinin %43’ünü oluşturmasından da anlaşılmaktadır. Azerbaycan’ın elverişli coğrafi konumu Bakü’deki yetkililere büyük fırsatlar sunmaktadır; zira en kısa ve en ucuz demiryolu güzergâhı topraklarından geçmekte ve dünyanın en büyük üretici ekonomisini Avrupa pazarına bağlamaktadır. Trans-Hazar Ulaşım Koridoru (BRI) Çin’in doğusundan Kazakistan, Hazar Denizi, Azerbaycan ve Gürcistan üzerinden Avrupa’ya açılan kapı olan Türkiye’ye uzanmaktadır.

Orta Asya, Türkiye ve Azerbaycan’daki gelişmeler Çin medyasında şu ya da bu şekilde yer almakta ve düşünce kuruluşları tarafından analiz konusu yapılmaktadır.

Mart ve Mayıs 2022 sonu arasında, Çin medya kuruluşları (düşünce kuruluşları da dahil olmak üzere) söz konusu ülkeler hakkında aşağıdaki sayıda haber yayınlamıştır:

  • Orta Asya-48;
  • Azerbaycan-57;
  • Türkiye-61.

Ana konular:

Orta Asya

  • Rusya karşıtı yaptırımların Orta Asya ülkeleri üzerindeki etkisi;
  • Kazakistan’daki Reformlar;
  • Orta Asya ülkelerinin Çin/Batı ile ilişkilerinin güçlendirilmesi.

Azerbaycan

  • Azerbaycan’ın ekonomik performansı;
  • Azerbaycan gazı — Rus gazına alternatif;
  • Arap-Ermeni ilişkilerinin normalleşmesi;
  • AR ve ÇHC Arasındaki Diplomatik İlişkilerin 30 Yılı.

Türkiye

  • Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşındaki arabuluculuk rolü;
  • Türkiye’nin ekonomik krizi;
  • Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi.

ANA BULGULAR

1) Rusya karşıtı yaptırımların Orta Asya ülkeleri üzerindeki etkisi Çin medyasında geniş yer bulmaktadır

Ekonomik küreselleşme çağında, Batı’nın Rusya’ya yönelik sert yaptırımları Orta Asya ekonomilerine ikincil zararlar veriyor. Rusya’nın finans ve döviz piyasalarındaki şoklar komşu ülkelerin ekonomilerine de yansımakta olup Kırgızistan da bu durumdan etkilenmemiştir. Kırgız para birimi som, son haftalarda ABD doları ve avro karşısında istikrarlı bir şekilde düşüyor. Ülkede gıda ve emtia fiyatları artıyor ve enflasyon %13 civarında seyrediyor. Bu ivmeyi engellemek için Kırgızistan Merkez Bankası gösterge faiz oranını %10’a yükseltti.

Kazakistan’da da «tenge mevduat savaşı» ulusal para birimi üzerinden yürütülüyor.

Tacikistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da üç hükümet de yüksek işsizlik ve bütçe açıklarına hazırlanıyor. Geçen yıl Rusya’ya 7,8 milyon işçi gönderen bu ülkeler için mevsimlik göçmen işgücü hayati bir ekonomik can simidi niteliğinde olup, ülkedeki işsizliği önemli ölçüde azaltmakta ve çalışan ailelerin temel ihtiyaçlarını satın almalarını sağlayarak kamu hizmetleri üzerindeki baskıyı hafifletmektedir. Dünya Bankası da Orta Asya’nın önde gelen ekonomileri Kazakistan ve Özbekistan için ekonomik tahminlerini aşağı yönlü revize ederek yıl başında yüzde 3,7 ve yüzde 6 olan büyüme tahminlerini sırasıyla yüzde 1,8 ve yüzde 3,6’ya düşürdü.

Uzun vadede yaptırımlar, Rusya ile Orta Asya ülkeleri arasındaki ilişkileri ithalat ve ihracat açısından değiştirecektir. Avrasya Ekonomik Birliği üyesi olan Kazakistan ve Kırgızistan bu durumdan özellikle etkilenecektir. Rusya’nın önemli bir ticaret ortağı olduğu Özbekistan ve Tacikistan da bu durumdan etkilenecektir.

2) İki ülke arasındaki 30 yıllık diplomatik ilişkilerin ardından Çin-Azerbaycan ilişkilerinin güçlendirilmesi

2 Nisan 1992’de Çin ve Azerbaycan resmi olarak diplomatik ilişkiler kurarak Çin ve Azerbaycan arasında yeni bir dostluk dönemi başlattılar.

Geçtiğimiz 30 yıl boyunca Çin-Azerbaycan ilişkileri, karşılıklı siyasi güvenin derinleşmesi, pratik işbirliğinin verimli olması, insani bağların daha da yakınlaşması ve geleneksel dostlukların daha da derinleşmesiyle yılların ve uluslararası değişimlerin testine dayandı. Çin-Azerbaycan ilişkileri şimdiye kadarki en yüksek seviyesindedir. İki ülkenin kalkınma stratejileri son derece uyumludur ve Kuşak ve Yol’un inşasındaki işbirliği istikrarlı bir şekilde ilerlerken ekonomi ve ticaret, ulaştırma, enerji ve iletişim alanlarındaki pratik işbirliği de derinleşmektedir. İkili ticaret 30 yılda 1.200 kattan fazla artmış, petrol ve gaz arama ve üretimi, mühendislik ve endüstriyel park inşası alanlarındaki işbirliği projeleri çiçek açmış, Trans-Hazar ulaşım koridorundan geçen Çin-Avrupa mal trenlerinin sayısı önemli ölçüde artmış ve her iki taraf da bilgi ve iletişim teknolojisi, tarımsal işleme, yeşil ekonomi ve yenilenebilir enerji geliştirme alanlarında işbirliği için büyük bir potansiyele sahip olmuştur.

Çin ve Azerbaycan bölgesel ve uluslararası meselelere aktif olarak katılır, BM, Şanghay İşbirliği Örgütü, Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı ve diğer çok taraflı platformlarda yakın işbirliği yapar, tek taraflılığa ve hegemonik zorbalığa kararlılıkla karşı çıkar, bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğü gibi temel çıkarların savunulmasında birbirlerini kararlılıkla destekler, uluslararası adaleti savunarak ve gelişmekte olan ülkelerin çoğunluğunun temel çıkarlarını koruyarak çok taraflılığı birlikte uyguluyorlar.

3) Türkiye ve İsrail normalleşme yolunda 

«Ortak hedefimiz, iki ülke arasında ortak çıkarlar ve birbirlerinin duygularına saygı temelinde siyasi diyaloğun yeniden başlatılmasıdır»

 

— Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’u 9 Mart’ta başkent Ankara’da ağırlarken yaptığı açıklamada şunları söyledi

Ziyaret, İsrail liderinin 2008’den bu yana Türkiye’ye yaptığı ilk ziyaret ve on yılı aşkın bir süredir devam eden ilgisizliğin ardından iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerde bir çözülmeyi temsil ediyor.

Türkiye onlarca yıldır İsrail ile ortaklık yapıyor ve iki ülke askeri ve istihbarat konularında yakın işbirliği içinde çalışıyor. Ancak Erdoğan’ın iktidara gelmesinden bu yana Türkiye Filistinlileri destekleme eğilimini artırmış ve Türkiye-İsrail ilişkileri daha da gerginleşmiştir.

Ekonomik alanda ise Erdoğan, Türkiye ile İsrail arasındaki ticaretin geçen yıl %36 artarak 8,5 milyar dolara ulaştığını ve bu rakamın 10 milyar dolara çıkacağından emin olduğunu söyledi. Ayrıca Türkiye’nin İsrail ile enerji sektöründe işbirliği yapacağını ve Türkiye Dışişleri Bakanı ile Enerji Bakanı’nın işbirliğini güçlendirmeye yönelik görüşmelerde bulunmak üzere yakında İsrail’i ziyaret edeceğini söyledi. İsrail’in Doğu Akdeniz boru hattı üzerinden Türkiye’ye İsrail gazı gönderme olasılığı uzun zamandır iki ülke arasındaki ilişkileri düzeltmek için önemli bir teşvik olarak görülüyordu. Erdoğan konuşmasında Türkiye’nin İsrail ve Filistin arasındaki gerilimi azaltmak ve Filistin-İsrail sorununa «iki devletli çözüm» vizyonunu desteklemek istediğini söyledi. Ancak Türkiye’nin «Kudüs’ün tarihi statüsüne değer verdiğini ve Mescid-i Aksa’nın dini kimliğini ve kutsallığını korumaya kararlı olduğunu» da vurguladı.

İsrail ve Türkiye bir yandan el sıkışıp barışırken bir yandan da başka bir yakınlaşma için çalışıyor. Orta Doğu’daki ortak sorunlara ek olarak İsrail ve Türkiye’nin Ukrayna’da ortak çıkarları var: İsrail büyük bir Ukrayna ve Rus diasporasına ev sahipliği yapıyor ve zor durumdaki ekonomisiyle Türkiye, Rus ve Ukraynalı iş ortaklarından hiçbirini kaybetmek istemiyor.

 

Добавить комментарий

Ваш адрес email не будет опубликован. Обязательные поля помечены *